Tebbet Suresi
Kuran-ı Kerim'in son surelerinden biri olan Tebbet Suresi hakkındaki bilgileri yazımızda bulabilirsiniz. Tebbet Suresinin türkçe okunuşu, meali ve sesli olarak okunuşu ile sureyi ezberleyebilir, aynı zamanda surenin konusunu ve tefsirini öğrenebilirsiniz.
Tebbet Suresi Okunuşu
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb
2- Mâ eğnâ anhü mâlühû ve mâ keseb
3- Seyeslâ nâren zâte leheb
4- Vemraetühû hammâletelhatab
5- Fî cî dihâ hablün min mesed
Sesli Dinle
Tebbet Suresinin Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1- Ebu Leheb'in iki eline yuh oldu, kendine de yuh
2- Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.
3- O, bir alevli ateşe yaslanacak.
4- Karısı da odun hamalı olacak!
5- Gerdanında fitillisinden bir ip olduğu halde.
Tebbet suresi konusu
Nasr suresi 111. sıradadır ve 30. cüzde yani son cüzde yer almaktadır.
Tebbet suresinde Peygamber Efendimiz'in (S.a.v.) amcası olan ve Peygamberimize karşı düşmanca davranışlar sergileyen Ebu Leheb ve karısı eleştirilmektedir. Ebu Leheb ve onun gibi servet ve gücüne güvenenlerin acı sonu bildirilmektedir.
Tebbet suresi tefsiri
Diyanetin Tebbet suresi tefsirine göre, Ebû Leheb, Abdülmuttalib’in oğlu ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) amcasıdır ve Ebû Leheb'in asıl adı, Abdüluzzâ b. Abdulmuttalib b. Hâşim'dir. Daha önce Hz. Muhammed’i (s.a.v.) çok sevdiği, hatta iki oğlunu onun kızlarıyla evlendirdiği halde peygamber olduktan sonra onun en şiddetli düşmanı olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.), insanların Allah katında eşit olduğunu, onların dinî ve ahlâkî erdemlerine göre değerlendirileceklerini söylüyordu. Ebû Leheb ise kibirli, gururlu ve zengin biri olup fakir ve zayıf insanların kendisine eşit tutulmasını kabullenemiyordu. Hz. Peygamber’e karşı daima onun düşmanlarıyla birlikte hareket etmiş, hem kendisi hem de karısı ona eziyet etmişlerdir.
Tebbet suresinin 1. ayeti tefsirine göre bu ayet mecazi bir ifade olup onun helak olması yönünde bir bedduadır. Devamındaki "tebbe", bedduanın gerçekleşeceğini ifade eder ve öyle de olur. Müfessirler 2. ayette Ebû Leheb’inkazandığı bildirilen şeyden maksadın onun çocukları, malı, mevki ve itibarı olduğunu söylemişlerdir. Buna göre 1. ayet, bunların hiçbirinin kendisini kötü sondan kurtaramadığını ifade eder.
Ebû Leheb, Hz. Peygamber’i (s.a.v.) desteklemesi ve düşmanlarına karşı koruması gerekirken tam tersine karısıyla birlikte ona eziyet ve sıkıntı verdiklerinden dolayı Tebbet suresi 3. ayetinde ateşi son derece şiddetli olan cehenneme gireceği haber verilmiştir.
Ebû Leheb’in karısı, Harb’ın kızı ve Ebû Süfyân’ın kız kardeşi Ümmü Cemîl Avrâ’dır. "Dedikodu yapıp söz taşıyan..." diye çevrilen surenin 4. ayeti, Hz. Peygamber’e (s.a.v.) eziyet etmek maksadıyla diken, çalı çırpı toplayıp geceleyin peygamberin yoluna serdiği için "odun taşıyan" "odun hamalı" diye çevirenler de vardır.
Tebbet suresi 5. ayette aynı kadın, Lât ve Uzzâ isimli putlara yemin ederek mücevherden yapılmış kıymetli gerdanlığını Hz. Peygamber’e (s.a.v.) düşmanlık uğrunda harcayacağını büyük bir gururla söylediğinden dolayı da 5. ayet, "Dünyadaki gerdanlık yerine ahirette boynuna ateşten bir ip takılacaktır" şeklinde yorumlanmıştır.
Tebbet suresi nasıl indi
İbni Abbas'ın (ra) yaptığı rivayete göre, Peygamber Efendimdimiz (s.a.v.) bir gün Kureyş halkına seslenmek için safa tepesine çıktı ve şunları söyledi;
- "Ya sabahah!"
- "Ey falan oğulları, ey falan ve filan oğulları! Ey Abdimenafoğulları, Ey Abdülmuttalib oğulları!"
- "Ben size şu tepenin arkasından üzerinize bir süvari birliğinin saldırmak üzere çıkmakta olduğunu haber versem, beni tasdik eder misiniz?"
Efendimiz'i (s.a.v.) dinleyen Kureyş halkı da aynen şöyle dedi;
- "Biz senin yalan söylediğine hiç şahit olmadık."
Hz Peygamber (s.a.v.) tebliğe devam etti:
- "Şüphesiz ben sizi, önünüzdeki şiddetli azaba karşı uyaran bir elçiyim."
Ebu Leheb de şöyle dedi ve oradan gitti;
- "A elleri helak olup kuruyasıca! Bizi bunun için mi buraya topladın?"
Bunun üzerine Tebbet suresi nazil oldu.
İlginizi Çekebilir
“Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac Suresi, 77. ayet)